Tatiller hayatımızın küçük mutluluk kaynaklarıdır. Ailecek veya sevdiğiniz insanlarla birlikte geçireceğiniz 1-2 haftalık zaman dilimleri hem hak ettiğiniz bir ödül yada vermek istediğiniz bir hediye olabiliyor. Yani sizin için önem arz eden bu dönemlerde çoğunlukla bu zamanları en rahat edebileceğiniz, en güzel yemekleri tüketebileceğiniz, en çok görmek istediğiniz yerleri seçmekten yana kullanabiliyorsunuz.
Mutluluk odaklı yaptığınız bu seçimlerin sonucunda mutsuz eve dönmemek için bu kısa dönemlerde beslenme konusunda büyük hatalar yapmamak için beslenme konusunda olabildiğince duyarlı olmak gerekiyor.
Her zaman sağlıklı beslenmeyi bir davranış biçimi haline getirmek, yılın her mevsiminde fit olmak, her yerde – her koşulda besin seçiminde özenli davranmak her zaman tavsiye ettiğimiz kulağa küpe nasihatimizdir. Ancak bazı özel dönemlerde besin seçimleri farklılaşabiliyor. Özellikle uzun saatler süren şehir veya ülke değişikliklerinde kişilerin normal günlük alışkanlıklarına özgü besinler bulamaması, bulunduğu yerin özelliğine bağlı olarak beslenme alternatifleri ve seçenekleri oluşturmaları gerekebiliyor. Örneğin uzun saatli yolculuklarda en çok başvurulan yöntem aperatif abur cubur gıdaların tüketimidir. Ya da açık büfe menüleri olan otel tatillerinde menünün cazibesine kapılıp, tek sefer de çok çeşitli besinler seçilerek hem fazla kalorili ve yağlı beslenme hem de sindirim problemleri yaşanabiliyor. Ayrıca yoğun kalori içeriklerine rağmen tok tutmadığı için sürekli açlık sinyalleri baş gösterebiliyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda tatil sonrası herkesin yaşadığı ortak sorun kilo alma oluyor. Keyif almak için çıktığınız yoldan dönünce tartıda hüsranla karşılaşmamak için yapılacaklar aslında çok kolay. Nasıl tatile çıkmadan önce rezervasyon yaptırıyorsanız beslenmenizi de önceden organize edebilirsiniz.
Dyt. Gözde Şahin